19 Şubat 2013 Salı

Sinema: Warm Bodies


Uzun bir projeyi yeni teslim etmiş ve Oscar filmlerinden tamamen sıkılmış bir vaziyetteyken gösterimdeki filmlere baktım; hepimizin zaman zaman ihtiyaç duyduğu gibi, saçma, basit, kafa dağıtma amaçlı bir film arıyordum. Eh, “zombili aşk filmi” Warm Bodies’ten daha saçmasını bulamazdım herhalde!

Bir tarafta plak koleksiyonu yapan, spor araba kullanan, romantik, nazik, atletik, mavi gözlü; Türk kızlarının “öylesini bulsam hemen götürüp ailemle tanıştırırım” kategorisinden, ideal koca adayı bir zombi! Diğer tarafta post-apokaliptik dünyanın en hırçın koşullarında büyümüş, binbir travma yaşamış, neredeyse bütün sevdiklerini zombi salgınına kurban vermiş, fakat bütün bunlara rağmen kendisiyle etkileşime giren ilk zombiyle beş dakikada laubali olan salak kız! Daha hayalperest, daha uç bir kaçış fantezisi örneği geliyor mu aklınıza?

Elbette geliyor olmalı! Son dört yılın uluslararası edebiyat kanseri ve bu filmin çekilme nedeni Twilight!

İşte bu karşılaştırmadan ötürü, beklentilerimi Hazal Kaya seviyesine indirip sinemaya öyle gittim. Neyse ki, Warm Bodies, Twilight’ın olmak isteyip de olamadığı her şey. Twilight’ın aksine, kendini ciddiye almayan, belli bir espri anlayışına sahip, merkezdeki aşk hikayesini “aman tanrım aşık oldum ve bu yüzden bütün dünya benim etrafımda dönmeli!” düzeyine indirmeden, tam tersine, bu aşk ilişkisini distopik öğeler taşıyan ana hikayenin bir unsuru olarak işlemeye çalışan, çekilirken birazcık durup düşünüldüğü belli olan bir film!

Evet, “romantik zombi” fikri kulağa çok aptalca geliyor. Evet, senaryoda oldu bittiye getirilen çok fazla anlamsız dönüş var. Ama yönetmen Jonathan Levine, bu kötü malzemeyi bir şekilde paketleyip satmayı iyi becermiş. Ya da ben saçma-duygusal manipülasyona açık bir dönemden geçiyorum! PMS böyle bir şey mi acaba?!

Başrollerdeki Nicholas Hoult ve Teresa Palmer’ın doğal karizmaları da bu “paketleme” işine yardımcı olmuş denebilir. Kristen Stewart’ın aksine, Teresa Palmer’ın yüz ifadelerini kullanarak üzgün/heyecanlı/korkmuş/sevinçli gibi temel duyguları aktarabildiğini biliyor muydunuz?

Türe ilgi duyanlar ve filmin abuk konusunu hazmedebileceğini düşünenler için, olgun ve eğlenceli bir iş olmuş. Uyarlandığı kitabın yazarı Isaac Marion devam kitabını yazdığını açıklamış bile. Kapitalist Hollywood yapımcılarına vampir/zombi muhabbetinden para kazandıran kerizler olmaya devam edeceğiz galiba.

10 üzerinden 6.5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder