6 Şubat 2013 Çarşamba

Müzikal bir yolculuk!

“Before My Time”, Chasing Ice


Küresel ısınma ve buzulların erimesiyle ilgili bir belgeselden En İyi Şarkı adayı çıkarmayı başaran yapımcıyı tebrik etmek lazım. Bu adaylık sayesinde Chasing Ice En İyi Belgesel dalı haricinde başka dallarda da aday gösterilen nadir belgesellerden biri oldu (sanırım 2006’daki An Inconvenient Truth’tan beri ilk kez – ama o film En İyi Belgesel’de de adaydı).

Şarkının neden aday olduğunu anlamak güç değil. Sade düzenlemesi, iç acıtan sözleri ve Scarlett Johannson’ın aşırı melankolik yorumuyla, “Before My Time”ı gece 2’den sonra dinleme gafletine düştüm ve dosdoğru depresyona girdim; siz okumaya devam edin, ben hırkamı giyip aşırı kilo almaya gidiyorum.


“Everybody Needs a Best Friend”, Ted


Akademi üyesi A: “Kimsenin tanımadığı ve tanıyanın da sevmediği iticilik abidesi Seth MacFarlane’ı törene sunucu yaptık; n’apsak da biraz destek olsak şu çocuğa?”

Akademi üyesi B: “Abi şimdi diğer kategoriler biraz zor ama En İyi Şarkı’ya sıkıştırırız belki, hem Norah Jones’a söyletmişler, direkt Oscar yemi, kimse şüphelenmez.”

Akademi üyesi A: “Hah gözünü seveyim yapalım şunu Remzicim, Ted’e 20-25 gibi gitmesi lazım.”


“Pi’s Lullaby”, Life of Pi


Adayların açıklanmasıyla ortaya çıkan gerçeklerden biri de Life of Pi’ın tahmin edilenden daha çok sevildiği oldu. Gerçekten de, birçok teknik kategorinin yanı sıra, aynı anda hem En İyi Şarkı hem de En İyi Müzik adaylığı kazanan iki filmden biri Life of Pi.

“Pi’s Lullaby” dinleyeni alıp uzaklara götüren, astral seyahate çıkaran, kalp çakranızı açan, iç huzura kavuşturan, çocukluktan gelen psikolojik sorunlarınızı çözüp daha sağlıklı yemenizi sağlayan bir arınma kürü, akupunktur ve detoks! “Uykusu geldiği için değil, güvende hissettiği için uyuyan bir çocuğu anlatıyor,” demiş Ang Lee bu şarkı için. Ne güzel demiş.


“Skyfall”, Skyfall


Madonna’nın “Die Another Day”inden sonra gelen James Bond şarkıları, kesinlikle kötü olmamakla beraber, son derece iddiasız projelerdi; nitekim pek etki yaratmadan unutulup gittiler. Eh, son yılların en iddialı Bond şarkısını yapmak, son yılların açık ara en popüler şarkıcısı Adele’e kısmetmiş.

“Skyfall”un en büyük avantajı, diğer aday şarkıların aksine, insanların bu şarkıyı cidden dinlemek istiyor olması! İngiliz şarkıcının önceki eserleri gibi, “Skyfall” da müzik listelerinin zirvesini zorlayan gerçek bir hite dönüştü. Peki bu durum, burnu büyük Akademi üyelerinin gözünde bir dezavantaja dönüşebilir mi? Muhtemelen hayır, şu noktada Adele’i sevmeyen kalmadı gibi (ödül töreninde de sahne alacak). Şarkının kendisi de oldukça mükemmel olduğuna göre, kategorinin favorisi budur diyebiliriz.


“Suddenly”, Les Misérables


Les Misérables hakkındaki düşüncelerimi yazmıştım. Ama orada söylemediğim şey, aslında şarkıların hiç de fena olmadığıydı. İlerleyen günlerde kendimi “I Dreamed a Dream”, “On My Own”, “Do You Hear the People Sing” gibi melodileri mırıldanırken buldum.

Fakat “Suddenly” için aynı şeyi söyleyemem. Orijinal müzikalde neden yer almadığını anlamak çok kolay. Filmin zaten sorunlu temposunu daha da düşüren, diğer klasik melodilerin yanında hiç de akılda kalıcı olmayan, “doğuştan sorunlu” bir şarkı. Oscar kazanmasına dair umutlarınız varsa, o umutları yok edip dönüştüreceğim rüyanızı utancaaa-aa-aaaa (yakın çekim).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder