2013 yılının en beğendiğim 10 filmini belirledim. Bu belirlemeyi Mart’ın sonlarına doğru yapmış olmam, ne kadar ince eleyip sık dokuduğuma dair bir kanıt olsun!
Elbette izlemediğim, veya izleyemediğim filmler var.
Ama yine de, izleyebildiğim filmlerin oldukça geniş ve çeşitli bir seçki
olduğunu düşünüyorum. Upstream Color’dan
The Lone Ranger’a, Cutie and the Boxer’dan Ender’s Game’e, her türlü önyargımla
savaştım.
İtiraf etmeliyim ki önyargılarım çoğunlukla haklıydı! Ama önyargıların esiri olsaydım,
belki de aşağıda sıraladığım 10 harika filmi hiç seyredemeyecektim…
10.
Stories We Tell
Bu listelerde 10 numara hep kıymetli gelir bana; 10
numara “bunu eklesem şu dışarda kalacak”
yeridir çünkü. En sonda sıralayacağım filmler yerine bu filmi 10 numaraya
eklememin en büyük sebebi, “az kişinin
duyduğu bir belgesel ekleyeyim de karizma olsun,” değil de, bu filmi daha
çok insana duyurmaasdşasdşasdş
Yok yahu, bayağı entel karizması olsun diye ekledim! Ama inanın temelsiz bir seçim
değil. Genç bir kadının ailesiyle ilgili bir sırrın peşine düşmesini anlatan Stories We Tell’in başarısı, aslında “bundan bize ne?” dedirtecek bir
hikâyeyi, ilgi çekici ve evrensel bir dille anlatmasında yatıyor. 109 dakikalık
belgeselin sonunda ulaştığınız nokta, başından tahmin ettiğiniz nokta değil.
Listeye eklediğime pişman değilim.
9.
The Wolf of Wall Street
“Leonardo
DiCaprio Oscar’ı çok hak etmişti ama :((” trenine hiç
binmesem de, aklımdan çıkmayacak 2013 filmlerinden biri oldu bu film. Yazısı burada.
8.
In a World…
Dublaj
sanatı her zaman acayip ilgimi çekmiştir. İkisi de dublaj sanatçısı baba /
kızın ilginç dinamiklerle örülü rekabetini anlatan In a World…, sırf bu sebepten beni kağıt üzerinde kazanmış
olabilir. Bana göre yılın en rahat
izlenen, en ilginç komedi filmi; aynı zamanda da yılın en açık biçimde feminist mesajlar taşıyan filmi.
Senaryodaki mesajların da ötesinde, filmi yazan, yöneten ve oynayan kişinin
genç bir kadın olması da (Lake Bell), feminizm adına büyük bir zafer olsa
gerek.
7.
Short Term 12
Amerikan
bağımsız sinemasına ne kadar ürkerek yaklaşsam da (özenti
öğrenci filmlerini anımsatan ve yapmacık sevimlilikler içeren örneklerinden
bahsediyorum), bu filmi iyi ki izlemişim. Genç bir yönetmenin, klişelerle
çabucak çirkinleşebilecek bir konuyu (açmayın sorunlu ergenler) kendinden bu
kadar emin ve tutarlı bir şekilde aktarması takdire değer. Hiç tanımadığım
isimlerden oluşan oyuncu kadrosu da senenin en iyilerinden.
6.
12 Years a Slave
“Zaten
Oscar’ı aldı, benim listeme de girerse iyice götü kalkmasın,”
diyerek buraya eklemeyecektim ama, hadi yine büyüklük bende kalsın! Yazısı burada.
YARIN: En beğendiğim 5 film...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder